16 Mart 2015 Pazartesi

FUTURISM / TRENDLER / ENDÜSTRİYEL TASARIM ÜÇGENİ


Tasarım,  Endüstriyel Tasarım ve Sanat kavramlarının analitik ilişkisi    

Türkçe dilindeki en temel rahatsızlık, kavram kargaşasıdır. Tasarım ile endüstriyel tasarım kavramları -biri diğerinin türevi olmakla birlikte-  birbirlerine taban tabana zıttırlar. Bütün insanlar doğuştan tasarımcıdır ve bu yönüyle diğer bütün canlılardan farklıdırlar. Tasarımcılığın bir doğal uzantısı olarak, bütün insanlarda sanat yeteneği de vardır; binlerce yıl öncesinden, mağaralardaki duvar resimlerinden ve süslenme amaçlı kalıntılardan bunu anlamak mümkündür. Tasarım ve sanat, ayrılmaz ikili olarak genetiğimizde vardır. Fakat, endüstriyel tasarım, biz insanların genetik olarak, doğuştan sahip olduğumuz bir yetenek değildir, bir salt sanat değildir, endüstriyel tasarımcı da bir salt sanatçı değildir çünkü:

1. Endüstriyel ürünler, önceden belirlenmiş ticari amaçlarla yapıldıkları için, salt sanat değeri taşımazlar.
2. Endüstriyel ürünler, kişisel soyut değerlerin bir ifadesi olmadıkları için , salt sanat değeri taşımazlar.
3. Endüstriyel ürünler, teknolojiye bağlı/bağımlı oldukları için, salt sanat değeri taşımazlar.
4. Endüstriyel ürünlerde sanat, tüketiciyi "satın almaya kışkırtmak için" kullanıldığından -yani sanat ürüne bir ard niyetle gizlendiğinden- salt sanat değeri taşımazlar.
5. Endüstriyel ürünler, seri olarak üretildikleri için, salt sanat değeri taşımazlar.
6. Endüstriyel ürünler, zaman içinde "geliştirildikleri / iyileştirildikleri / yenilendirildikleri" için, salt sanat değeri taşımazlar.
7. Endüstriyel ürünler, tek bir sanatçının değil, önceden belli bir konuya yönlendirilmiş / güdümlenmiş bir ekibin ortak çalışması olduğu için, salt sanat değeri taşımazlar.
8. Endüstriyel ürünler, tıpkı mimarlık ürünleri gibi "işlevsel / fonksiyonel" olmak zorunlulukları ile, salt sanat değeri taşımazlar.

21. yüzyılda nano bilimler ile nano teknoloji alanında ülkemizin konumu

Günümüzde nano teknoloji ile ülkemizde üretildiği bilinen bazı ürünler var. Fakat yaygın anlamda sanayide kullanılmadığı da bir acı gerçek. Oysa ki geleceğin yüksek katma değerli bütün ürünleri, nano teknoloji ile imal edilecekler. Belli başlı üniversitelerimizde, TOBB / Bilkent / Sabancı / Erciyes / Hacettepe / Adana BTÜ ve daha birkaç üniversitemizde lisans ve/veya lisansüstü eğitim veriliyor. Fakat bütün bunlar yetersiz. Bütün dünyada nano teknolojik tabanlı eğitim / araştırma ve imalatlar, devlet ve vakıflar tarafından limitsiz bir şekilde destekleniyor ve teşvik ediliyor; fon şirketleri aracılığı ile halktan toplanan iştirak payları ile dev şirketler kuruluyor. Bu alana akıtılan kaynakların haddi hesabı yok. Oysa ki ülkemizdeki üniversitelerin, basın organları vasıtası ile yatırımcı aradıklarını okuyoruz. 

Ülkemizin geleceğe hazırlanmasında temel alınacak kaynaklar ve koşullar

Bütün dünya üniversitelerinin ve hakemli dergilerin yayınlarının günlük olarak takip edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde bu alanda ciddi bir otorite olmadığı için, geleceğimizle ilgili gördüğüm bütün yayınların bu birincil kaynak linklerini blogumda yayınlamaya çalışıyorum. Bültenlerin hepsinde, yapılan bir araştırmanın gelecekte hangi alan(lar)da kullanılabileceği konusunda da öngörüler (niyetler/amaçlar vb.) var. Bu bültenleri takip eden herhangi biri, 10/20/30/40... yıl sonra neler olabileceğini öngörebilir; bunları kullanarak çeşitli gelecek(ler) senaryoları yazabilir. Üniversitelerimiz, araştırma hedeflerini bu kaynaklara dayanarak konumlandırabilirler. Bu arada, ülkemizde ciddi bir futurist ve trend uzmanı sıkıntısı olduğunu görmek lazım. Futurism veya trendler konusunda uzmanlaşmak isteyenlerin, kaynakça vermeyen populist internet siteleri ile kopyala-yapıştır yayıncılığına itibar etmemesi gerektiğini özellikle belirtmeliyim. Özellikle de vurgulamalıyım ki sokak trendleri bile üniversite araştırmalarında tomurcuklanıyorlar ve geleceğin sokakları da nano teknolojik ürünlerle dopdolu olacak. Bilim ve teknoloji alanında geride kalmış bir ülkenin gelecek senaryolarını başkalarının yazacağını söylemek kehanet değilken, trend oluşturmak / eğilimleri belirlemek ve kopya edilmek konusunda iddialı olacağını düşünmek de hayal kurmaktan farksızdır.

Gelecek senaryolarında futurism uzmanlığının rolü ve gerekliği

İnsanlar, kişisel gelecekleri hakkında planlar yaparken, içinde yaşadıkları toplumun nesnel koşullarından mutlak surette etkileneceklerini bilirler. Bireysel senaryoların nesnel bir toplamı yapılamaz ama toplumsal şartların bu senaryoların gerçekleşmesindeki nesnel rolü öngörülebilir hatta ölçülebilir. İşte burada temel rol, futurist olarak adlandırılan uzmanlara düşer. Bireysel senaryolara çözüm üretebilecek yol ve yöntemleri bütünüyle kapsayan çok çeşitli / birbirlerinden farklı senaryoları üretmek ve tartışmak, bu uzmanlık alanının işidir. Ne yazık ki bu uzmanlık, formel eğitimle sahip olunamayacak kadar karmaşıktır; gelişmiş ülkelerin ders kitaplarında yol ve yöntemlerinden bahsedilir ama bir disiplin değildir. Öngörülere dayanır ve çeşitli koşulları ile nesnel ilişkileri içinde incelenir.

 Trend Nedir, Ne Değildir? Futurism ile ilişkisi nedir?

Günümüzde hemen her alanda, her uzmanlık dalında bir  ”tamlayan” olarak karşımıza çıkan trend kelimesi, gelip geçici heveslerin ifadesinden uzgörü tahminlerine kadar, her bir farklı durumu betimlemek için kullanılan, geniş frekanslı algı alanına sahip bir kavramdır; yükselen ve alçalan her türlü (sanatsal, ekonomik, politik, sosyolojik...) eğrisel hareketin göstereni olarak kullanılır.

Trend kavramı (bir “gösteren” olarak)  iki, beş ve on yıl içinde toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından kabullenilerek uygulanan / yapılan her tür davranışları, hareketleri, durumları tanımlamakta kullanılmakla birlikte dilimizde çoklukla “moda” ile karıştırılmaktadır. Trend kavramı, dilimizde kullanıldığı şekli ile algıda  “moda” kavramını çağrıştırıyor olsa da, pratikte moda (fashion) kendi başına bir disiplindir ve moda,  trendin bir çıktısıdır (fashion trends: moda trendleri).

Trend kavramı,  futurism / gelecekçilik kavramı ile de sıkı sıkıya bir ilişki içindedir ve asıl karışıklık burada yaşanır. Çünkü trend kavramı mevcut (olmuş bitmiş) durumu fakat futurism kavramı “gelecek durumların öngörüsünü” ifade eder. Batı dillerinde "trend setter" diye bir kavram, dilimize "trend yaratıcı / belirleyici" olarak çevirebileceğimiz bir uzmanlık alanı da vardır. Burada, geleceğin trendleri ile futurism (geleceklerin öngörüsü) arasında –konuya hakim olmayanlarca- alan kayması yaşanır. Futurism öngörüsü, henüz olmamış / gelmemiş gelecek(lerin) senaryolarını öngörmek iken "trend setter" kavramı, olmuş bitmiş / var olan her türlü imkandan faydalanarak, daha önce hiç olmamış nesnel veya öznel bir şeyi topluma (güncel hayatında) kabul ettirebilmek anlamını içerir. Bu kabul (ve kopyalanması!..), bilimsel ve teknolojik tabanlı olmak zorunluğu ile ancak ve ancak gelişmiş ülkelerde trend setter olabileceği anlamını da içeriğinde barındırır. Bu içerik, Afrika desenli kumaşların ve/veya İran halılarının genel kabul görmesi veya herhangi bir mutfak aletinin renginden çok farklıdır. Geleceğin nano teknolojik tabanlı senaryolarında, bir binanın dış cephesi veya içindeki bir dairede kullanılan mobilyaların biçimleri konusunda trend setter olabilmek, kullanıcılara bırakılacak kadar basit değildir. Trendler konusunda ancak bir uzmanlıktan bahsedilebilir ki bu da (adeta) bütün dünyayı algılayabilen antenlere sahip olmayı gerektirir. Neticede, kendi gelecek(ler) senaryolarını hazırlayamayan bir ülkede, trend setter olabilmek bence imkansızdır; futurism ön koşuldur.

Konuyu burada keserken ilave etmeyi çok gerekli gördüğüm bir açıklama yapacağım: kainattan atoma kadar, var olan –canlı veya cansız- her şeyin, asla bilemeyeceğimiz “kendi özgün geleceği” vardır. Bu nedenle tek bir future/gelecek yoktur ve bu kavram asla “tekil” olarak kullanılamaz, özneldir ve hiç kimse bu konuda kesin konuşamaz.

Trend uzmanlığı ise, genel bir kavram olarak ele alındığında –örneğin-  tıp uzmanlığı ile aynı bağlamda değerlendirilebilir. Her iki uzmanlığın da sayısı belirsiz alt alanları vardır. Benzer ve ortak yönleri, her ikisinin de üniversite ve laboratuar gibi özel mekanlarda bilimsel çalışmalarla geliştiriliyor olmalarıdır. Trend uzmanlığının bilimsel araştırmalarla ne ilgisi olduğu merak uyandırıyor gibi görünse de bire bir ilgisi vardır. Bunu bu yazıda açmak imkansız fakat bir ipucu vermek gerekirse diyebilirim ki “salt sanatsal” olmayan her şey, istisnasız her şey teknolojik tabanlıdır ve bilimsel araştırmalarla doğar, büyür, gelişir ve ölürler. Bu bağlamda trend uzmanlığı, futuristik (geleceğe yönelik) çalışmalarla sıkı sıkıya ilişki içindedir. Bir nesnel örnek vermek gerekirse, geleceğin moda dünyası bile bilimsel araştırmalarla yönlendirilecektir: sensörlerle donatılmış giyilebilir teknolojik kumaşlar günümüzde üretilmeye başlandı bile.

Futurist olmak isteyenlere tavsiyeler

Bir; felsefe yapın, iki; az çalışın ama çok görün ve yaşayın,  üç; mesleğinizle bağlantılı ama uzağında görünen işleri deneyin. Felsefe yaparak mesleğinizle kendinize uzaktan bakmayı ve analitik düşünmeyi öğrenin. Az fakat verimli çalışmanın formülü, çok gezmek / çok görmek / çok okumak / kendini yaşamak /...dır. Mesleğinizle hiç ilgisi olmadığını zannettiğiniz demir kaynakçılığı / marangozluk / boyacılık / cam üflemeciliği..... yapın; unutmayın ki gelecek(ler) ve trendler, teknolojiye bağlı ve bağımlıdır.

Futurism /Trendler / Endüstriyel Tasarım / İnovasyon kavramlarının ilişkisi

İnovasyon ve farklılık kavramları birbirlerinin çok içine geçmiş kavramlardır. Yenilik(çilik) zaten farklı olmayı gerekli kılar. Bu kavramlar son yıllarda o kadar çok kullanıldılar ki bezginlik verecek bir konuma düşürüldüler. Oysa ki insanlık gelecek yıllarını  -bir ters orantı şekli ile-  daha küçük zaman aralıklarında daha da artacak farklılarla yaşamak zorunda kalacak. Eski çağlarda yüz senede oluşabilen farklılıklar, gelecek(ler)de birer günlük aralıklara bile düşebilecek. Günlük aralıklarla oluşacak farklılıklar dünyasında bir ürünün inovatif (içinde yenilik barındırıyor) olabilmesi giderek zorlaşacak ve hatta imkansızlaşacak. İşte bu dönemde, kişiselleşme trendi adeta tarihsel patlamasını yapacak. İstisnasız bütün insanların tasarım ve sanat yetenekleri ile doğduğu bu dünyada, hiçbir formel eğitim almadan bütün insanlar tasarım yapabilecek, sanat eseri üretebilecekler. Kendi kendilerinin trendlerini belirleyecekler fakat her zaman kişisel ve güncel kalacak, geleceklerini bilemeyecekler. İşte bu senaryoda (eğer olursa!..) günümüzün “diploma” saplantısı çöplüğüne düşecek ve formel eğitim çoğu alanda  tarihe karışacak.

Özlem Devrim
Trend Uzmanı – Endüstriyel Tasarımcı
www.ozlemdevrim.com

@trendssoul