20 Ocak 2015 Salı

YÜKSELEN TREND - AMBALAJDA TASARIMIN GÜCÜ

DRİNKTECHMARKET DERGİSİ TREND RÖPORTAJI

1) Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

M.Ü. Endüstri Ürünleri Tasarımı mezunuyum. Aynı okulda “Trendlerin ve Dönemsel Eğilimlerin Ürünlerin Strüktürel Yapılarına Etkilerinin Kullanıcı Elektroniği Sektöründe İncelenmesi” konulu tezim ile yüksek lisans yaptım.
17 yıldır endüstriyel tasarımcı olarak çalışıyorum. Çeşitli üniversitelerin Endüstriyel Tasarım Bölümlerinde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli dersler verdim. İçinde Ambalaj Sektörünün de bulunduğu birçok yarışma ile projede danışma kurulu ve jüri üyelikleri yaptım/yapıyorum. Halen çalışmakta olduğum firmada “sanayi-üniversite işbirliği” projelerinde proje yürütücüsü olarak görev yapıyorum. Profesyonel iş hayatımın yanı sıra dergilere trend uzmanı olarak makaleler yazıyorum.

2) Önümüzdeki dönemde ambalaj sektöründe hangi trendler öne çıkacak?

Global ve yerel trendlere bağlı olarak hızla gelişen/değişen ambalaj tasarımlarında geleneksellik, kişiselleşme, sağlıklı yaşam, eko yaşam, sürdürülebilirlik, sınırlı üretim, yeni satın alma, yalınlık-dinginlik-spiritüalizm, augmented reality (arttırılmış gerçeklik), dijitalleşme ve benzer trendler önümüzdeki yıllarda da sektöre yön vermeye devam edecek.

Ancak günümüzde, ambalajın salt görsel/estetik bir unsur olmasının ötesinde, faydacı bir eylemi barındırmasının da beklendiği bir aşamadan geçiyoruz. Ambalajların sadece içeriği kavraması değil fakat  “içeriği doğrulama” öğesi olarak da tüketicide bir güven algısı yaratması isteniyor. Yukarıda saydığım trendlere uygunluğunu, tüketicide güven algısı yaratabilecek değerlerle birleştirebilmiş olmak ya da olmamak, bir ambalajın başarısını değerlendirmek için en önemli kriter olarak kabul ediliyor.

3) Sağlıklı yaşam ve sürdürülebilirlik trendlerinin ambalaj sektörüne yansıması hakkında neler söyleyeceksiniz?

Yukarıda saydığım sağlıklı yaşam ve sürdürülebilirlik trendleri, bir pazarlama mottosu olmanın dışına çıkmalı ve sadece insanlık değil bütün bir canlılar alemi olarak geri dönüşü olmayan, toptan bir yok oluşa giden yolda olduğumuzun idrakine varmalıyız. Bu artık bir sır değil; falcılık hiç değil, bilimsel olarak ispatlanmış bir süreç. Bu konuda ambalaj sektörüne de ciddi görevler düşüyor. Ambalajların salt ürünü pazarlaması değil, sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşamı desteklemesi için tüketiciyi bilinçlendirmesi, radikal mesajlar içermesi de bekleniyor. Raflarda rekabet edebilecek kadar herhangi bir/birkaç trende uygun, içeriğinin doğruluğu ve güvenirliği konusunda tüketicide olumlu yargılar da uyandırabilen bir ambalaj, pazarlama anlamında elbette mükemmeldir, en önemli kriteri aşmıştır fakat yeterli değildir bence. Ambalaj, tüketiciye sağlıklı yaşam ve sürdürülebilirlik konusunda bir sorumluluğu olduğunu da hatırlatmalıdır. Bunu hatırlatan bir ambalajın, üreticisi hakkında hiçbir şüpheye yer bırakmayacağı da kesindir. Kendisine sorumluluğunu hatırlatan bir üreticinin kendi üzerine düşeni yaptığına güvenmek, tüketici için doğal bir tepkidir ve ürünü tercih etmesi son derece kolay olacaktır.  

4) Ambalaj sektörünün dünü, bugünü ve geleceği hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?

Ambalaj sektörü, değişen ve gelişen bir tüketici profili karşısında dünden bugüne en fazla farklılaşan, rakipleri arasında ön planda olma amacı ve gayretinin en yoğun yaşandığı sektörlerden biri. Ürünlere deneysel yaklaşan genç nüfusun algılarında yer edinebilmek için sınırsız sayıda marka ve ambalajları arasında, adeta tüketiciyle flört eden bir ilişki söz konusu. Ambalajın, tüketiciyi cezbetmesi ve bir arzu nesnesi olarak kendini ve içeriğini kabul ettirmesi gerekiyor.

Geçmişte sayılı markaların yarıştığı kulvarlarda bugün sayısız marka tüketiciye adeta bir sarhoşluk yaşatıyor. Fakat günümüzde iş sadece ambalajla bitmiyor çünkü genç nüfus için ambalajın cazibesi herşey değil, genç nüfus herşeye deneysel yaklaşıyor, ambalaj deneyiminin tamamlanabilmesi, içerdiği ürünlerde de bu büyünün devam etmesi için ambalaj ile ürün arasında tutarlı bir tavır gerekiyor. İçerilen ürün yaşanan tecrübenin tamamlanması için gerekli son adım, olmazsa olmaz bir şart. Bu durumu kavrayan ve ambalaj (kabuk) ile içeriğin uyumu  halinde yakalanacak büyük şansın farkında olan bazı firmalar, fiyatlarına hiç bakılmaksızın, özellikle gençlerin evlerine, tercihlerinin en üst sıralarından girmekteler…. Çünkü gençler, aldatılmayı asla hoş görmüyorlar.

5 Dünya ile karşılaştırıldığında Türkiye'nin ambalaj tasarımında geldiği nokta hakkında bilgi alabilir miyiz?

Daha önce de birçok ortamda yazılı ve sözlü olarak ifade ettiğim bir durum üzerinde duracağım. Ambalaj ülkemizde henüz özgün bir duruş kazanamamıştır. Ne yazık ki birçok sektörde, neredeyse bir ürün gerçekleştirme tarzı haline gelmiş olan ‘piyasada tutmuş olanı taklit etme’ anlayışı ambalaj sektöründe de baskın olarak hissedilmektedir. Trend araştırmaları ışığında ilerlemesi ve sonuçlanması gereken tüm süreçler, tam tersine, doğru sanılanı tekrarlama kısıtları içinde hapis kalmış, naif fakat kendine zarar verecek kadar da bilinçsizce sahiplenilmiştir.

6) Türkiye'nin küresel alanda daha rekabetçi olması için sektörün üzerine düşen görevler nelerdir?

Yapıcı fakat eleştirel olmaya çalıştığımın altını çizerek ancak tavsiyede bulunabilirim ki;  sektörün "farkındalık, inovasyon, tasarım, özgünlük, yaratıcılık, trendler..." gibi kelimelerin, kavramların  kullanıldığı süslü fakat teorik cümlelerden kurtulması, yaşamın tam içine girerek işlevsel ve ayakları yerde  olmaya ihtiyacı var.  Başarılı bir gölge, kaliteli bir kopya, öncü sanılan bir takipçi...  olmak ancak özgünlük derdi olmayan, ufku dar üreticilerin imreneceği bir mertebe olabilir. Burada şunu söylemek istiyorum: ambalaj da diğer bir çok ürün grubu gibi ülkemizde henüz trend araştırmaları sonucu ortaya çıkmamaktadır. Öncü olmanın yolu, trend araştırmaları kadar tüketici analizleri yapmayı da gerekli kılar. Hiçbir ambalaj patronun, tasarımcının veya ortaklaşa her ikisinin, sadece  kişisel zevk ve beğenilerinin bir çıktısı olmamalıdır. Somut verilerle elde edilmiş pozitif değerlerin üzerinde yükselen, her zaman geliştirilmeye açık kavramsal bir görünüşe ve hatta markasına özgü bir kişiliğe sahip olan ambalajlar üretebilmek, içeriğin belli, değişmez formülasyonlarının çok çok ötelerinde bir canlılığı, hareketliliği, farkındalığı gerektirir.     

7) Genç tasarımcılara ve endüstriyel tasarım okuyan öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Gençlerin en büyük eksiği araştırma yöntemleri gibi görünüyor. Çevrelerinden duyduklarından, dijital ortamdaki anlık veri girişlerinden o denli eminler ki kaynağını araştırmak, gerçek bilgi olup olmadığını doğrulamak  ihtiyacını bile çoğunlukla duymuyorlar. Saf değiller fakat her zaman çok aceleleri var, yarış içindeler. Bilginin google ile sınırlı olduğunu düşünen gençlerimiz çoğunlukta. Bu aslında doğru fakat google’da araştırma yapmayı da ciddiye almıyor, ilk 3 – 5 sıradan sonrasına bakmıyorlar. Oysa ki ilk sıralarda her zaman popüler ve çoğu copy-paste olan veriler vardır; birinci dereceden kaynak, bazen onuncu sayfada bile yer bulamıyor. Akademik tez yazmak bir yana, proje araştırmalarında kullandıkları yazılı veya görsel veriler bile çoğunlukla şüpheli kaynaklara dayanıyor. Panik içinde yaşıyorlar fakat haksız da sayılmazlar. Seçtikleri hedefe azim ve sabırla, hiç acele etmeden, panik yapmadan fakat planlı bir şekilde sağlam adımlarla yürümelerini tavsiye etmekten başka bir şey gelmiyor elimden.

8) Sektör temsilcilerimize ambalajlama çalışmalarına yönelik önerileriniz nelerdir? Tasarımcılar ile çalışanlarının avantajları nelerdir?

Tasarımcılarla çalışmak çok önemli ve gerekli ve hatta olmazsa olmaz ama asla yeterli değildir. Sektördeki oyunculara dinamik ve esnek ekiplere sahip olmalarını öneriyorum. Kemikleşmiş ve hiyerarşik görev tanımlarını unutup yerine esneyebilen iş ekipleri ile donanmalılar. Bu bağlamda ekiplerin esnek dokusunu oluşturabilecek, trend uzmanı gibi kilit kişilere ihtiyaç vardır. Trend uzmanları ekip içinde ne kişilerin ne de ürünlerin kemikleşmesine izin vermezler; ekibin esnek dokusunu oluşturur ve yaşatırlar. Trend uzmanları, ekibin her bir elemanının her bir iş konusunda fikir yürütebilmesi bağlamında yatay iş ortamını oluşturmakla başlayıp, ekibin dünyayı kollayan gözü kulağı olurlar. Beğenmek, beğenmemek gibi egosal bir durumun sonuca vereceği zararı bilirler ve buna izin vermezler. Mühendis ile tasarımcı veya mühendis ile ustabaşı arasında oluşabilecek sürtüşmelere engel olurlar. Amaçları ekibi yöneterek ortaya yaşayan ve üreyen,  asla kemikleşmeyecek ve üstelik bütün çalışanların ortaklaşa sahiplendikleri ürünler çıkartmaktır.


Özlem Devrim
Trend Uzmanı – Endüstriyel Tasarımcı
www.ozlemdevrim.com