KIRMIZI, MOR VE KAHVERENGİNİN AHENKLİ DANSI; MARSALA
2014 sonlarında Pantone, 2015 yılının rengini Marsala olarak açıkladı. Bu
renk hakkındaki yorum ve eleştirileri o günden beri okuyoruz ve sanırım daha
çok da okuyacağız. Çünkü marsala, basit bir karışımın çok ötelerinde bir
karakter. Yakın geleceğin değil,
10-20-30 yıllık gelecek dilimlerinin şifrelerini çözmeye çalışan bir trend
uzmanı olarak söylemeliyim ki yılın renklerinin seçilmesinde kullanılan kriterleri
bilmek / tahmin edebilmek mümkün. Fakat hangi rengin seçileceğini bilebilmek
gerçekten imkansız; kriterleri bilmek yetmiyor.
Bunun başlıca iki sebebi var: birincisi, yılın renklerinin seçiminde
sosyolojik, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ağırlıklı bir rolü, etkisi var
fakat hangisinin baskın olacağı konusunda tam isabetli bir öngörü mümkün değil.
Çünkü bu salt nesnel bir seçim değil, içinde subjektif ve göreceli pek çok
unsuru barındırıyor. İkincisi, yılın rengini seçen tek bir otorite yok ve
üstelik her bir otoritenin kendi içinde –kurumsal veya değil- bir yapısı, kendine özgü bileşenleri ve bir seçim
mekanizması var. Bu nedenle burada, bu
yazıda dürbünümü bırakıp, bilimsel ve akademik dokunuşlar katarak, toprak
renkleriyle güçlendirilmiş bu koyu kırmızı renk, marsala hakkındaki düşüncelerimi ve yorumlarımı
yazmakla yetineceğim. Pantone tarafından
neden seçildiğini şimdi elbette biliyorum fakat önceden isabetli bir öngörüde
bulunamazdım ve bu nedenle konuyu bu tarafından ele almayacağım.
Renklerin yaşamımız üzerindeki etkileri, başlı başına bir
araştırma konusudur; ispatlanmış psikolojik
ve fizyolojik olumlu ve/veya olumsuz birçok etkileri vardır. Uzakdoğu’da on yüzlerce
yıldır biliniyor olan renklerle tedavi uygulamaları, pozitivist felsefenin
ağırlıklı olarak kabul gördüğü ilk dönemlerde batı dünyasında şüphe ile
karşılanmış olsa da günümüzde bilimsel/deneysel olarak ispatlanmış yöntemler
olarak kabul ediliyorlar. Uzakdoğu bu konuda o kadar uzmanlaşmıştır ki,
besinlerin bile renklerine göre değerlendirildiği tedavi yöntemlerindeki isabet,
bilim dünyasını bütünüyle şaşkınlığa uğratıyor ve modern insanda hayranlık
uyandırıyor. Kırmızı renkli besinlerin, canlıların kan ve dolaşım sistemleri
ile olan etkileşimi günümüzde bilimsel bir gerçeklik olarak kabul ediliyor.
Yeşil bitkiler, sarı bitkiler ve benzerleri üzerine konuyu genişletmek
gereksiz. Besinlerin renkleri ile canlıların fiziksel sağlıkları arasındaki
ilişkiyi bir kenara bırakıp, marsala’ya geri dönelim. Renklerin fiziksel sağlığımızdaki etkilerini
okurun ilgisine bırakarak, renklerin ve burada özel olarak marsala renginin,
ruhsal hayatımız ile olan ilişkisine bir göz atalım. Marsala’nın endorfin,
seratonin gibi hormonlarımızla nasıl etkileşime geçebileceği üzerine fikir
yürütelim.
Marsala; canlılık, azim, kararlılık ve dinamizmin rengi
kırmızı; toprağın ve doğallığın rengi kahverengi; asalet, lüks ve itibarın
rengi mor, renklerinin karışımıdır. Bu karışımın, insanlar üzerindeki ruhsal etkilerini
düşününce, Pantone’un belirlediği marsala
ile bu yılımızın canlı, dinamik, doğal, lüks ve itibarlı geçeceğini umabiliriz.
En azından, bu yönde empozelere maruz kalacağımız çok açık.
Pantone tarafından 18-1438 ile kodlanan ve “sade, zarif ve etkileyici” olarak tanımlanan Marsala,
toprakla
güçlendirilen şarap kırmızısı rengini temsil ediyor; Pantone katalog, hiç de
şaşırtıcı olmadık biçimde -diğer bütün renkler bir yana- her yıl benzerlerini
okuduğumuz şiirsel yorumlarla dopdolu. Renk,
gerçekten çok güzel fakat elbette “en güzel” değil, çünkü sübjektif ağırlıklı
tercihler “en” takısını asla alamazlar, genellenemezler. Bu tarz tercihler, her türlü eleştiriye ve
yoruma açıktırlar ve hiçbiri diğerinden aşağıda veya yukarıda, yanlış veya
doğru değildirler. Yukarıda dediğim gibi, marsala’nın ruhsal hayatımız ile olan
ilişkisidir bizim için önemli olan; içindeki kırmızı, kahverengi ve mordur bizi
etkileyecek olan, marsala’nın kendisi bile olmayabilir bence.
Marsala bana toprağıyla birlikte olgunlaşan dolgun siyah
üzümleri anımsatıyor. Bu rengi elde etmek için sadece şarap kırmızısı, kırmızı,
bordo, mor tonlarında dolaşmak yetmiyor bu tonları toprakla birleştirmek de
gerekiyor. Marsala, adeta yuvasına yaprak taşıyan kızıl karıncalar gibi,
gözümün önünde kadehe dolan şarap gibi doğal ve büyüleyici bir hikaye
anlatıyor. İtiraf etmeliyim ki Pantone, rengin yaratabileceği duyguları çok
güzel ifade etmiş.
Pantone 2015 rengi, ilhamını Sicilya'nın MArsala şarabından alıyor. Bu şarap marsala köyünde saf alkol ile güçlendirilerek üretiliyor ve köyün geleneksel şarabı olarak birçok ülkeye satılıyor.
Pantone 2015 rengi, ilhamını Sicilya'nın MArsala şarabından alıyor. Bu şarap marsala köyünde saf alkol ile güçlendirilerek üretiliyor ve köyün geleneksel şarabı olarak birçok ülkeye satılıyor.
Marsala, renk ile ilgilenen uzmanlar tarafından iki ayrı
kutupta değerlendiriliyor. Şık ve zarif
(elegant) bularak rengi sevenler kadar
“fazla ağır” hatta “kasvetli”
bularak antipati besleyenler de var. Bence bu, seçilen rengin bir şansı çünkü zıt
kutupları içinde barındırabilen unsurların başarı olasılıkları her zaman daha
fazladır. Örneğin, bazı uzmanlarca fazla
ağır ve kasvetli bulunan bu renk, yaşını almış bir olgunluk içine girenlerce,
sıcak ve ateşli bir tercih olarak gardroplarında en geniş yeri kaplayabilir.
Genç olmayan nüfusun maddi imkanlarının daha fazla olabileceği varsayımı ile
düşünecek olursak, rengi kullanacak kreasyonların getirisi hakkında
kötümserliğe düşmek çok komik olur. Öte yandan bu renk, parlak ve mat altın
tonlarla yan yana gelince bakanları antik öğeler, bakırlar, ağır ve iç
gıcıklayıcı kokulu yağdanlıklar ile dekore edilmiş oryantal bir atmosfere de sürükleyebilir.
Eh, bu atmosferi yaratmak isteyenler de elbette modacıların hedef
kitlesidirler. Hiç değilse bu renk, kendi zıtları (veya kendi bileşenleri) ile
birlikte kullanıldığında, sıcak ve ateşli bir görünüş yaratmak konusunda asla
şüphe yaratacağa hiç benzemiyor, bu kesin.
Öte yandan, doğal tatlı yeşil
tonları, parlak turkuazlar, bej ve aydınlık toprak tonlarının dokunuşuyla
birden bire en sade, en doğal haline bürünerek gençlerin sevgilisi de olabilir.
Marsala rengininin, kullanılacağı yüzeyin dokusu ile kuracağı
ilişkiyi de ciddiyetle irdelemek lazım. Bu renk, her yüzey ile içli dışlı
olamayacak kadar kendine özgü bir hava taşıyor.
İçinde taşıdığı toprağın ve doğallığın rengi kahverengi ile, kendinden
organik desenli kumaşlara ağırbaşlı ve çok zevkli bir hava katacağı hiç
tartışma götürmez. Fakat tam da karşıtı olarak, geometrik modern çizgileriyle
futuristik izler taşıyan bir kumaşın fonu da olabilir.
Renk uzmanlarının ‘like’
ya da ‘unlike’ edilmesini, hakkında net bir karar verilmesi gerektiğini
düşündükleri bir ton olarak Marsala, tam anlamıyla sınırda bir renk… Bence,
bütün başarısının sırrı da bu olacak. Yaratıcı sektörlerin tüm alanlarında
farklı ortamlarda kullanılacak olan marsala, kullanıldığı yere ve rol
paydaşlarına bağlı olarak farklı malzeme, doku, form, renk oyunlarıyla
bezenerek yıl boyunca yaşam alanlarımızda bizimle birlikte olacak. Başarı rengin değil, zıtlıkları uzlaştırabilenlerin
olacak.
Özlem Devrim
Trend Uzmanı &
Endüstriyel Tasarım
www.ozlemdevrim.com